KORONER ARTER BY-PASS AMELİYATI
21 Ocak 2022

KORONER ARTER BY-PASS AMELİYATI

 

            Kalbimiz vücudumuza ihtiyacı olan kanı pompalama görevi üstelenen hayati öneme sahip organlarımızdandır. Bu görevini yapabilmesi için kendisinin de enerjiye ihtiyacı vardır, yani bu enerjiyi elde edeceği ve tüm vücuda pompaladığı kana ihtiyacı vardır. Kalp kan ihtiyacını ‘koroner arter’ dediğimiz kalbin kendisini besleyen atardamarlar aracılığı ile sağlar. Koroner arterlerde meydana gelen bir tıkanıklık (tamamen) veya darlık (kısmi) sonucu kalp ihtiyaç duyduğu yeterli kanı temin edemez. Bu durumda hem vücudun hayati durumunu tehdit eden kalp krizi dediğimiz tablo meydana gelebilir, ya da hasta göğüs ağrısı bulgusu ile belirti verebilir. Her iki durumda ya da herhangi bir belirti/bulgu vermeyen durumda da bu tıkanıklık ya da darlıkların yol açtığı hastalığa ‘koroner arter hastalığı’ denir. Koroner Arter By-Pass Ameliyatı bu hastalığın tedavi yöntemlerinden biridir. Günümüzde bu hastalığın tedavisinde kabul görmüş üç farklı tedavi seçeceği mevcuttur. Bunlar ilaçla tedavi (medikal tedavi), perkütan koroner girişim-PCI (stent yerleştirilmesi) ve ya cerrahi (koroner arter by-pass greftleme) tedavidir. Bu tedavi seçeneklerinin her birinin hangi koşullarda seçileceği; hastanın yaşından, klinik durumunun aciliyetine, hastanın beklenen sağ kalım süresine, ek hastalıklarının varlığına kadar birçok etmene bağlıdır.

 

            Günümüzdeki bilimsel değerlendirmeler neticesinde, kalbi besleyen atardamarların birden fazlasında tıbbi olarak anlamlı darlık varlığı çok damar koroner arter hastalığı olarak nitelendirilmektedir. Ve bu durumda halen günümüzdeki en etkin ve uzun süreli sağ kalıma etki eden tedavi seçeneği koroner arter by-pass ameliyatıdır. Bu ameliyat temel olarak tıkanıklık/darlık bölgesinin ilerisine kanın vücudun başka yerlerinden alınan damarların kullanılması ile temin edilmesi sağlanmasıdır. Ameliyatta ‘greft’ olarak adlandırdığımız ve kullandığımız bu yeni damarlar hastanın vücudundaki göğüs duvarı atardamarı, ön kol atardamarı ya da bacak toplardamarıdır.

 

            Hastaların aklındaki en önemli ve hekime en sık sorulan soru ‘Koroner arter by-pass ameliyatı mı olmalıyım yoksa stent yerleştirilmesi mi daha uygun olur?’dur. Burada ilgili iki branş hekiminin yani kalp ve damar cerrahisi uzman hekimi ile kardiyoloji uzmanı hekiminin, birlikte hastanın tüm muayene ve anjiyografi değerlendirmesini detaylı yapması ve tedavi seçeneğinin hasta ile birlikte karar verilerek seçilmesi önem arz etmektedir. Koroner anjiyografi burada ilgili uzman hekimlere hastanın tedavi seçeneklerinin ortaya konması için tam anlamıyla hastanın koroner arterlerini bir harita gibi sunması açısından çok önemlidir.

 

            Tedavi seçeneğinin seçilmesinde belki en son ama en önemli basamak yapılacak işlemin uzun dönemde hasta için ortaya koyacağı verimlilik sonucudur. Hastanın koroner arter hastalığının tedavisinden stent ya da koroner arter by-pass ameliyatı sonrasında gerek stent yerleştirilen damarın gerekse de ameliyat sonrası yerleştirilen greftlerin ne kadar süre ile ve hangi miktarda açıklık sağlanabileceği çok önemlidir. Bu nedenle hastanın klinik durumunun ve işlem ya da ameliyat öncesi tetkiklerin detaylıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

            Klasik koroner arter by-pass ameliyatı genel anestezi altında, kalp-akciğer makinesi (pompası) desteği altında yapılır. Kalp-akciğer makinesine hasta ameliyathanede uygun usullerde bağlandıktan sonra kalp durdurularak ameliyat yapılır ve ameliyat sonrası uygun tekniklerle kalp tekrar çalıştırılır. Bir diğer yöntem de ameliyatın atan kalpte, kalp durdurulmadan yapılmasıdır. Her iki teknik sayesinde günümüzde bütün koroner arter hastalığı olan hastalarda ameliyat gerçekleştirilebilir. Eğer hastanın ameliyat öncesi yapılan değerlendirmede kalbinin kasılma fonksiyonunun ileri derecede bozulması, kronik akciğer hastalığı varlığı, daha önceden nörolojik hadise yaşamış (felç geçirmiş) olmak ya da kronik böbrek yetersizliği varlığı, altta yatan kanser hastalığı varlığı, hastanın yaşının 70 yaş üzeri olması gibi durumlar varlığında atan kalpte ameliyatın yapılması tercih edilebilir. Burada amaç; genel olarak diğer cerrahi branş ameliyatları ile kıyaslandığında ortalama / genel ölüm ve istenmeyen sonuçların riski daha yüksek olan koroner arter hastalığı hastalarında ki riskleri en aza indirmektir. Hastanemizin 31 yıllık geçmişi ve tecrübesi ile her iki yöntem ile bu ameliyat deneyimli uzman kalp ve damar cerrahları sayesinde başarı ile geçmişten günümüze yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir.

 

            Koroner arter by-pass ameliyatından vücudun değişik yerlerinden alınan damarlar ‘greft’ olarak kullanılmaktadır. En sık kullanılan damarlar sırasıyla yukarıda da bahsettiğimiz üzere göğüs ön duvarı atardamarı, bacak toplardamarı ve ön kol atardamarıdır. Günümüzdeki bilgiler ışığından en iyi uzun süreli sağ kalım ve açıklık oranı göğüs ön duvarından alınan atardamar ile sağlanmaktadır. Bu oran %90 - %95 seviyesindedir. Bu nedenle göğüs ön duvarından hazırlanan atardamarlar ile yapılan koroner arter by-pass ameliyatları hastalar için çok daha avantajlıdır. Ancak ameliyatı toplam süresini arttıran, sadece göğüs ön duvarı atardamarları kullanılan ameliyatlar teknik olarak daha zordur. Bu nedenle her hastada ve her hastanede tercih edilmeyebilmektedir. Özellikle 65 yaş altı hastalarda ilk tercihimiz olarak her iki göğüs ön duvarı atardamarı kullanılması gelmektedir.

           

            Ameliyat sonrası tüm hastalar cerrahi yoğun bakım ünitesinde takip edilmektedir. Ameliyat sonrası; kanama, geçici/kalıcı/kısmi felç (nörolojik hadise) yönünden değerlendirilmekte ve mümkün mertebe hastanın kliniğinin uygun olması durumunda erken dönemde mekanik ventilatör desteğinden hızlıca ayrılmaları yönünde değerlendirmeler yapılmaktadır. Yoğun bakım ünitesinde geçirilen süre yaklaşık olarak ortalama 24 saat olmaktadır. Sonrasında cerrahi-yoğun bakım ünitesinde görevli uzman hekimler ve ameliyatı gerçekleştiren uzman doktor (kalp ve damar cerrahi) gözetiminde servis izlemine alınmaları sağlanmaktadır. Servis izleminde hastaların hızlı şekilde mobilizasyonları ve solunum fizyoterapileri sağlandıktan sonra gerekli rutin kontrollerden sonra ameliyat sonrası 4. ve ya 5. günde taburculuk işlemi başlatılmaktadır.

 

            Tüm bu bilgilerle birlikte; tıptaki “hastalık yoktur, hasta vardır” ilkesi ışığında hastalarımızın her biri için tedavi yöntemi bireysel olarak değerlendirilmekte, hastanemizde uzman hekimler ve hasta ile birlikte karar alınarak hastalarımıza en uygun ve en güncel şekilde bu ameliyat başarı ile uygulanmaktadır.

 

 

Uzm. Dr. Hakan HANÇER

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı