Doç.Dr.SabiyeAKBULUT
29 Mayıs 2020

 

İRRİTABL BARSAK SENDROMU (İBS)

İrritabl barsak sendromu (İBS), toplumda çok sık görülen ve poliklinik hasta sayılarının önemli bir kısmını oluşturan; sindirim sisteminin fonksiyonel bir hastalığıdır.

İBS, fonksiyonel gastrointestinal sistem bozuklukları grubunda yer alır. Organik bir nedene bağlı olmaksızın karın ağrısı, şişkinlik ve dışkı sıklığı ve formunda değişikliklerle karakterize, fonksiyonel bir barsak hastalığıdır. Fonksiyonel hastalıklarda biyokimyasal ya da yapısal herhangi bir anormallik söz konusu değildir. İBS, organik bir bozukluk olmaksızın, kronik karın ağrıları, şişkinlik, gaz, kabızlık, ishal veya kabızlık ve ishal ataklar ile seyreden; kişinin yaşam kalitesini bozan bir hastalıktır. 

Kadınlarda daha sıktır. ABD’de yıllık maliyeti  ~ 8 milyon dolar olarak hesaplanmaktadır.

Dünya genelinde yaygın bir hastalık olup, insidansı %1,5’tur. Prevalansı %11 civarında, özellikle endüstriyel olarak gelişmiş ülkelerde yaklaşık %20 oranında görülür. Bizim ülkemizde prevalansı bölgelere göre değişmek üzere %6.2-%19.1arasında değişmektedir.

Kadınlarda ve 60 yaş altında daha sık görülmektedir; kadın/erkek oranına bakacak olursak; ülkemizde K/E oranı 2/1, 3/1 olarak belirlenmiştir. Yani kadınlarda daha sık görülen bir hastalıktır. Semptomlar tipik olarak 30-50 yaş aralığında başlamaktadır. İşgücü kaybı ve yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir.

 

İrritabl Barsak Sendromunda Fizyopatoloji

İrritabl barsak sendromunun fizyopatolojisi tam olarak bilinmemektedir. Birçok faktörün etkisi olabileceği bildirilmektedir. Temelde genetik faktörler ve çevresel faktörler yer almaktadır. Bunlar motilite bozukluğu, visseral aşırı duyarlılık, intestinal inflamasyon ve enfeksiyonlar, bakteriyel aşırı çoğalma, santral sinir sistemi modülasyonu ve besin intoleransı, psikososyal faktörler olarak sıralanabilir.

 

Semptomlar

Abdominal rahatsızlık ve ağrı, karın ağrısı mutlaka vardır ve genellikle, göbek altında ve alt kadranlarda oluşur. Şişkinlik, gaitada mukus, diare, konstipasyon ya da değişen barsak alışkanlıkları ile seyreder. İBS’ye sıklıkla depresyon, anksiyete ve stres eşlik etmektedir. Semptomların mutlaka ROMA IV kriterlerine uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir. İBS tanısı koymadan önce mutlaka alarm semptomları araştırılmalıdır. Bunlar:

 

 

Alarm semptomları

  • *>50 yaş,
  • *Erkek cinsiyet,
  • *Gaitada gizli kanın (GGK) + olması, aneminin olması,
  • *Kısa süre önce başlaması,
  • *Tesbit edilmiş kilo kaybı,
  • *Gece semptomlarının olması,
  • *Ailede kanser öyküsü olmasıdır.

Bu alarm semptomları tesbiti için dikkatli bir şekilde anamnez alınmalı; fizik muayene yapılmalıdır. FM’de patolojik bulgu olup olmadığı mutlaka değerlendirilmelidir. Ardından basit laboratuvar testleri yapılmalıdır. Bunlar:

  • *Hemogram,
  • *CRP,
  • *Tiroid fonksiyon testleri (TFT),
  • *Çölyak testleri,
  • *Kalsiyum,
  • *İBH-İBS ayrımı için CRP, gaitada kalprotektin bakılmalıdır.

Şüpheli hastalarda, alarm semptomları olanlarda ve tanı kriterlerine uymayanlarda mutlaka endoskopik inceleme yapılmalıdır.

 

Tanı

Tanı semptomlara göre konmaktadır, tanı için son kriterler ROMA IV KRİTERLERİ’dir. Bu kriterler mayıs 2016 tarihinde Roma’da yapılan bir toplantıda belirlenmiştir.

Yakınmalar en az 6 ay önce başlamış olmalı. Son 3 aydır semptomları olmalı. Haftada en az bir gün rekürren karın ağrısı olmalı ve aşağıdaki 3 kriterden en az 2’sinin eşlik etmesi gerekmektedir. Bu kriterler şunlardır:

1. Defekasyonla ilişkili (defekasyon sonrası rahatlama),

2. Dışkılama sıklığında değişme,

3. Dışkı şeklinde değişmedir.

 

İBS ROMA 4 kriterlerine göre 4 alt grupta sınıflandırılmaktadır. Bunlar:

1.         İBS-ishal,

2.         İBS-kabızlık,

3.         İBS-mikst,

4.         Sınıflandırılamayan grup, olarak belirlenmiştir.

 

İBS- Kabızlık formunda:

  • *Dışkılamaların %25’i veya daha fazlasında dışkı sert, top şeklinde,
  • *Dışkılamaların %25’inden azında dışkı sulu veya gevşek olmalıdır.

İBS-İshal formunda:

  • *Dışkılamaların %25’i veya daha fazlasında dışkı gevşek, yumuşak, lapa gibi cıvık veya sulu,
  • *Dışkılamaların %25’inden azında dışkı sert veya top şeklinde olmalıdır.

İBS-Mikst (değişken) formunda:

  • *Dışkılamaların %25’i veya daha fazlasında dışkı sert veya toprak şeklinde,
  • *Ve dışkılamaların %25 veya daha fazlasında dışkı lapa gibi, sulu olmalıdır.

 

Hastalar bu kriterlere göre değerlendirilip; alarm semptomları dışlandıktan ve gerekli ayırıcı tanıları yapıldıktan sonra İBS alt formu belirlenerek İBS tanısını alırlar.

 

TEDAVİ

Semptomatik tedavi uygulanmaktadır. Hafif vakalarda diyet önerilmeli, pozitif tanı, açıklayıcı bilgi verilmelidir. Orta şiddetli vakalarda takip, stres kontrolu ve ilaç tedavisi verilmelidir. Şiddetli vakalarda bunlara ilaveten psikososyal tedavi eklenmelidir.

Diyet, konstipasyon baskın ise:  Lifli gıdalar, laksatifler (polietilen glikol ve magnezium içeren); diyare baskın ise eluxadoline, emilmeyen antibiyotik (rifaksimin), safra asit sekretatları (kolestiramin, kolestepol) kullanılabilir. İBS’de tedaviye dirençli olgularda antidepresanlar kullanılabilir; ancak depresyonu olmayanlarda etkisiz olduğu bilinmelidir. FODMAP diyet (barsak bakterileri tarafından Fermente edilebilen OligoDiMonosAkkarid ve Poliyollerin diyetten uzaklaştırılmasıdır) kısa süreli, 6-8 hafta gibi diyet uzmanı kontrolünde verilmelidir.

İBS’de gaz önemli bir problemdir; simetikon, aktif kömür, bizmut-subsalisilat, pankreas enzim replasmanı, rifaksimin kullanılan ilaçlardır.

Karın ağrısı önemli bir semptom ise antispasmodikler, özellikle etkili olan Otilonyum bromür, mebeverin, alverin kullanılabilir. Otilonyum bromür karın ağrısı ve şişkinlikte oldukça etkili ve uzun süreli kullanımda oldukça güvenli bir preparattır.

Sonuçta tedavi semptoma yöneliktir. Basamaklı tedavi yaklaşımı benimsenmelidir. Örtüşen semptomlar sık olduğundan kombine tedaviler tercih edilmelidir.

                                                                                                

Doç. Dr. Sabiye AKBULUT

S.B.Ü. Koşuyolu Yüksek İhtisas E.A.H.

Gastroenteroloji Uzmanı